Haberi Sesli Dinle

Kerbela’dan Filistin’e

İmam Hüseyin Mekke’den bir avuç inanmışıyla yola çıktığında onu yolcu edenlerin arasından şu cümleler yükseliyordu. 

“Ey Peygamberin torunu çıkma bu yolculuğa baban ve abin gibi seni de yalnız bırakacaklar.” 

Yine 

“Ey Hüseyin gitme, biz seni burada koruruz ve sana burada kimse bir şey yapamaz.” 

Benzeri o kadar çok telkin dinlediler ki! Sonra ki zamanlarda bazı İslam düşünürleri İmam Hüseyin için “İntihar etmiş” gibi ifadeler bile kullandılar. 

Oysa İmam Hüseyin “Siz bu yolculuğa kendi irademle çıktığımı mı sanıyorsunuz?” demişti. Bu yolculuk, bu baş kaldırış… Siyasallaşan ve bir zümrenin otoritesi ve çıkarlarını korumaya evrimleştiren İslam’ın, yeniden halkların vicdanlarında diriltilmesi için bir kurbana ihtiyaç duymasıyla başlamıştı. 

Diriliş dediğimiz şey, günlerce Kerbela’da susuz bırakılan, aç bırakılan Peygamber torunlarının akabinde acımasızca katledilişinin hikayesidir. 

İmam Hüseyin şöyle haykırmıştı Kerbela’da “Ey kılıçlar dirilecekse ceddim Muhammed’in dini parçalayın beni.” Kılıçlara böyle helallik vermişti. 

Ertesi günlerde Şam sarayında haykıran Peygamber Torunu Hz. Zeyneb, kendisine yöneltilen “Ne gördün? sorusuna Kerbela’da güzellikten başka bir şey görmedim.” demişti.

İşte diriliş böyle başlar, ertesi aylarda bütün İslam Dünyası’nda Hz. Hüseyin için kıyamlar yürüyüşler baş göstermiş, insanlar İmam Hüseyin’e reva görülen bu katliamın sebebini merak etmiş ve İslam yeniden hür vicdanlarda serpilmeye başlamıştır.

Bugün GAZZE’de yaşananlar bunlardır. Üzerine ölü toprağı serpilmiş veya tefrikalarla ayrıştırılmış İslam ümmetinden umut olmayabilir ama dünyanın her yerinde HÜR insanlar Gazze için ayakta zihinleri, dimağları diri halde beklemektedir. 

Selam olsun Filistin’in kanı dökülen çocuklarına, analarına, kadınlarına…