Haberi Sesli Dinle

Önümüzde seçim var ve sayılı günler kaldı. Bir tarafta gerçekten işini hakkıyla yapmaya çalışan, hataları varsa kabul eden, doğruyu ileri taşıyan ve yanlışlara dur diyen bir başkan var. Diğer tarafta ise sanki bir hikaye kahramanı gibi dünyanın en zor seçim sürecini yönetmeye çalışan, pardon, hayata tutunmaya çalışan bir türkücü. Herkes ona karşı, her kurgu onun üzerine kurulu, mağdurların mağduru, perişan bir abimiz. Bir tarafta şeffaflık, azim ve emek; diğer tarafta isyan, saldırı ve kin. Bir tarafta gayret ve tevazu; diğer tarafta ise öfke ve hırçınlık.

Saygının temellerini yıkıp saygı beklemek, kendi kendine zarar vermek ve sonra haklı çıkmaya çalışmak, yok sayıldıkça hiddetlenip yalanlarla ve iftiralarla algıları yönlendirmek, sonra da paylaşılanları silmek. Alçaldıkça alçalmak, yok sayıldıkça aşağılık psikolojisine kapılmak; öylesine bir bunalımın içindeyken bile en dip noktayı tarif etmek.

Bir algı operasyonu yürütülüyor, kazandık, kazanacağız diyorlar, tıpkı tatilci başkanın o kutlu günde iki de bir ekran karşısında söylediği gibi. Neymiş efendim, din elden gidiyormuş. Sen magazin dünyasını sallarken, Erdoğan dünyayı sallıyordu. Senin aşk dedikoduların ortalığı kasıp kavururken, Erdoğan özgürlük için haykırıyordu. Senin işin zordu elbette, yalan aşk haberleri, basına sızan aşk kaçamakları; sen bunların peşindeyken Erdoğan adeta göğsünü siper etti cunta yönetimine. Neymiş efendim, din elden gidiyormuş. Ahlaklı belediyecilikmiş. Hadi oradan, ortalığı kasıp kavuran ahlak şovunu da, yaratmaya çalıştığın algı operasyonlarını da al ve git memleketine.